Barbara Geddes, “What Do We Know About Democratization after Twenty Years?” \ Juan J. Linz and Alfred Stepan, “Problems of Democratic Transition and Consolidation”




Demokratikleşmeye dair eleştirel okumaların beşinci haftasında ilk olarak Barbara Geddes’in 1999 yılında yayınlanmış olan “What Do We Know About Democratization after Twenty Years?” isimli makalesi yer almaktadır. Hungtington’ın 1991 yılında ifade etmiş olduğu “üçüncü demokratikleşme dalgası”nın başlangıcı olarak tanımlanan 1974’ten bu yana 85 otoriter rejimin sona erdiğini ve bu sona erişlerin çoğunlukla istikrarlı demokrasilere yol açtığından bahseden Geddes, demokrasiye geçişlerin son 20 yılda şaşırtıcı bir şekilde meydana geldiklerini de ekler. Bu makalesinde 20 yıldan sonra demokratikleşme hakkında ne biliyoruz başlığıyla, kendisinin “farklı otoriter rejimlerin özelliklerine dayanan teorik bir model” olarak isimlendirdiği toplam 163 otoriter rejimi incelediği değerli veriler yer almaktadır. Geddes “modernleşme teorisi” olarak isimlendirdiği bir grafik ile demokratik hükümet olasılığı ile ekonomik gelişme arasında pozitif ilişki olduğundan bahsetmektedir. Bu grafik ile açıklamak istediği şey, gelişmiş ülkelerde demokrasinin daha muhtemel olduğu, ekonomik gerileme dönemlerinde ise her türlü farklı rejim geçişinin olası olduğudur. Ayrıca otoriterleşmeye geçişte en önemli etken olarak yoksulluğu saymaktadır. Ekonomik açıdan düşük performansın, demokratik çöküşü artırıp, istikrarlı demokrasilerde bulunan yerleşik iktidarların meşruiyetini azalttığı için otoriter çöküş olasılığını artırdığına da inanıldığından bahsetmektedir.
Makalede üstünde durduğu bir diğer konu da otoriter rejimlerin sınıflandırmasıdır. Burada otoriter rejimleri kişisel, askeri, tek partili ve bunların karışımları olarak sınıflandırmaktadır. Özellikle askeri rejimlere değinen Geddes, kişisel, askeri ve tek partili rejimlerin özelliklerinden bahsederek rejim geçişlerinin ne şekilde olduğunu açıklamaktadır. Fakat bu makalenin en önemli kısımların biri olarak sayılabilecek bir bölümü de “cinsiyetler savaşı” oyunu olarak örneklendirdiği kısımdır. Burada Geddes, bir çiftin bir üyesinin sinemaya gitmeyi istediğini, diğerinin ise operaya gitmek istediğini fakat her ikisinin de yalnız bir şeyler yapmaktansa birlikte bir şeyler yapmayı tercih edeceklerini söyler. Bu oyundan hareketle iktidarı ele geçirmenin veya kışlaya dönmenin mantığının aynı olduğunu söyler. Bazı askerler müdahaleye isteklidir. Bazı askerler ise en aşırı durumlar dışında müdahaleye sıcak bakmamaktadır. Fakat en nihayetinde hemen hemen bütün askerler ordunun hayatta kalmasıyla ilgilenir ve sonuç olarak ordunun hareket etmesini ister.

Haftanın ikinci okumasında ise Juan J. Linz ve Alfred Stepan’ın “Problems of Democratic Transition and Consolidation” kitabının üçüncü ve dördüncü bölümleri yer almaktaydı. Linz ve Stephan, dünyadaki farklı politik sistemlerin sınıflandırılmasıyla ilgilenen analistler arasındaki baskın kavramsal çerçevenin demokratik, otoriter ve totaliter rejimler arasındaki üçlü ayrımın olduğundan bahsetmektedirler. Fakat kendileri bu üç ayrıma bir de “sultancı rejim”i ve “post-totaliter” başlığını da ekleyerek genelden daha farklı bir kavramsal çerçeve oluşturmuşlardır. Bu makalelerinde bahsettikleri bu beş rejim tipini içeren ayrımı ise yine dört ayrı başlık altında inceleyerek literatüre son derece önemli, aktör odaklı bir analiz katmışlardır. Bahsetmiş oldukları dört temel boyut çoğulculuk, ideoloji, liderlik ve mobilizasyondur. Bütün bu başlıkları açıklayıcı tablolarla ortaya koyan Linz ve Stephan, ayrıca demokratik geçiş yolları için demokratik olmayan rejim tiplerinin etkileri için bir tablo da oluşturmuşlardır. Burada ise dört başlık altında otoriter, totaliter, post-totaliter ve sultancı rejimlerde demokrasiye geçişlerin ne şekilde olduklarını açıklamaktadırlar. Demokrasiye geçişlerin temel olarak reform ve otoriter rejimden keskin bir kopuşla, savaşta yenilerek ve ara rejim yoluyla gerçekleştiğinden bahsetmektedirler. Ortaya koydukları ve yine tablo ile açıkladıkları bir diğer önemli konu ise minimalist demokrasi anlayışının demokratik olmayan rejimlerin geçişlerinde nasıl bir etkisi olduğudur. Burada yine dört başlık altında (otoriter, totaliter, post-totaliter ve sultancı) hukukun üstünlüğü, sivil ve sosyal özgürlükler, siyasi toplum özerkliği ve bunun için güven ve yasal şart, demokrasiye uygun bir anayasal düzen, bürokratik düzen ve ekonomi ve ekonomik aktörler için yeterli özerklik gereklilikleri açıklanmıştır.
Otoriter rejim türü ve demokratikleşme konusunun işlendiği bu iki makalede de aktör odaklı bir analiz yapılmıştır. İlk makalede Geddes ayrımını kişisel, tek partili ve askeri olarak üç temel kategoride yaparken, ikinci makalede Linz ve Stephan temel olarak otoriter, totaliter, post-totaliter ve sultancı olmak üzere dört temel ayrım yapmaktadır. Demokratik olmayan rejim türleri ve demokratik geçiş süreçlerinin anlaşılmasında yaptıkları kategorileştirmeler dolasıyla konunun anlaşılması açısında önemli yazılardır.




Yararlanılan Kaynaklar
Barbara Geddes, “What Do We Know About Democratization after Twenty Years?”, Annual Review of Political Science, 1999, No. 2, pp. 115-144.
Juan J. Linz and Alfred Stepan, “Problems of Democratic Transition and Consolidation”, The John Hopkins University Press, 1996, ch. 3 and 4.


Yorumlar

Popüler Yayınlar