GELECEK YÜZYIL – 21. YÜZYIL İÇİN ÖNGÖRÜLER / GEORGE FRIEDMAN

PEGASUS YAYINLARI

ÇEVİRMENLER: İBRAHİM ŞENER, ENVER GÜNSEL

320 SAYFA



Gelecek 100 Yıl kitabı, George Friedman’ın 21. Yüzyıl için dünyada yaşanabilecek siyasi ilişkileri, savaşları, öngörülerini anlattığı stratejik bir kitaptır. Friedman bu kitabında 2000’den 2100’e kadar yaşanabilecek senaryoları ortaya koymaktadır. “Bu kitapta, geleceğe dair öngörülerimi aktarmaya çalışıyorum. Tabii ki pek çok ayrıntı yanlış çıkabilir. Fakat hedef en geniş haliyle temel eğilimleri – jeopolitik, teknolojik, demografik, kültürel, askeri – ortaya koymak ve gelecekte yaşanabilecek büyük olayları belirlemektir. Dünyada bugün işlerin nasıl yürüdüğü ve gelecekte de nasıl yürüyeceğine dair bir şeyler açıklayabilirsem kendimi mutlu hissedeceğim.” diyen Friedman ABD, Rusya, Japonya, Türkiye ve Polonya ile ilgili ortaya pek çok çarpıcı senayolar koymaktadır. 
                                                                       


AMERİKAN ÇAĞININ ŞAFAĞI

               Amerikan ekonomisi öyle büyüktür ki kendinden sonra gelen dört ülke olan Japonya, Almanya, Çin ve İngiltere’nin toplam ekonomisinden daha büyüktür. ABD ekonomisinin neden böylesine güçlü olduğu sorusuna karşı çok fazla yanıt vardır, fakat en basit yanıt askeri güçtür. ABD tüm kıtayı egemenliği altında tutabilmektedir.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kolomb’un yeni kıtayı keşfetmesinden 499 yıl sonra tarihte bir çağ sona ermiştir. Beş yüz yıldır ilk kez olarak güç merkezi Avrupa’dan Amerika kıtasına geçmiştir. 1991 yılından sonra dünyadaki tek global güç ABD olmuştur ve uluslararası sistemin merkezi haline gelmiştir.

DEPREM / ABD – CİHAT TARAFTARLARI SAVAŞI

ABD başka bir gücün yükselebileceği alanlarda istikrarı önlemek istemiştir. Hedefi istikrar sağlamak değil, istikrarsızlaştırmaktır. Ve işte bu, İslam depremine ABD’nin nasıl karşılık verdiğini açıklamaktadır. Büyük ve güçlü İslam devletini önlemek istemiştir.

YENİ FAY HATLARI

               Japonya dünyanın ikinci en büyük ekonomisidir ama büyük doğal kaynakları olmayan tek sanayi gücüdür. Bu ülke petrolden alüminyuma kadar tüm hammaddelerini ithal etmek zorundadır. Petrol ithalatı kesilen Japonya’nın endüstri gücü hemen çöker. 1941’de ABD hammadde ithalatını kestiği için Japonya Pearl Harbor’a saldırdı. Çin de son zamanlarda bir sanayi devi olarak ortaya çıktı. Endüstrisi ABD ve Japonya’nın gerisinde olduğu halde, dünyanın diğer büyük ekonomi güçlerini geride bıraktı ve Pasifik Havzasında öenmli bir yere sahip oldu. Japonya ve Çin’in yanında Güney Kore ve Tayvan’ın da deniz yollarına ihtiyaçları var. ABD Pasifik Okyanusunu kontrol altında tuttuğu için bu ülkelerin de ekonomik yaşantılarını sürdürmek için Amerika ile iyi ilişkiler yürütmesi gerekiyor. Çin ihracatının dörtte biri ABD’ye gider. ABD Çin ürünlerini almazsa ya da yüksek gümrük vergileri uygulayarakonların maliyetini arttırırsa Çin ekonomik krize girebilir. Bu durum Japonya ve diğer Asya ülkeleri için de geçerlidir. Batı Pasifik son ellil yılda ekonomik gücünü arttırdı ama askeri gücü aynı kaldı ve güçlenmedi. Bu nedenle Çin ve Japonya önümüzdeki yüzyıl içinde askeri güçlerini arttırma yoluna gidecekler ve ABD de bunu Batı Pasafik’in kontrolü konusunda kendisine karşı potansiyel bir tehdit olarak görecektir.
Rusya yaklaşık olarak 2020 yılına kadar Rusya devletini yeniden yapılandırmak ve bölgede Rus gücünü yeniden kabul ettirmek isteyecektir. Rusya gelecek on yılda küresel bir güç olamaz, ama büyük bir bölge gücü olmaktan başka çaresi de yoktur. Bu da Avrupa ile sorunlar yaşayacağı anlamına gelecek ve böylece Rusya-Avrupa sınırı bir fay hattı olarak kalacaktır.

ÇİN 2020 / KAĞIT KAPLAN

               Çin on yıl içinde ABD ile başa çıkabilecek güçte bir donanmaya sahip olamayacaktır. Bunun için çok uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Japonya yaklaşık 2020’de, Çin’deki Japon yatırımlarını kendi lehine döndürmek için Çinli ortaklarını da bu mücadelenin içine çekecektir. Kıyı bölgelerinin işbirliği sayesinde Japonya Pekin karşısında güçlenecektir. Çin ekonomisinin kendi iç baskıları ve toplumu, ülkede çözümü kolay olmayacak büyük sorunlara neden olacak ve hükümet dış politikaya ayıracak zaman bulamayacaktır. Çin yabancı güçlerle başa çıkmaya çalışırken, sınırlarını genişletmek aklına bile gelmeyecek, ancak kendini savunma durumunda kalacaktır.

RUSYA 2020 / YENİ UYUM

               Günümüzde Rusya nüfusu yaklaşık 145 milyon ve 2050 yılı için tahminler 90 ile 125 milyon arasında değişiyor. Zaman içinde nüfus azalması olacak ve Rusya stratejik gereksinmeleri için yeterince güçlü bir orduya sahip olmakta güçlük çekecektir. Rusya gelecek on yılda, en azından geçmişle kıyaslandığında yeterince zengin olacaktır ama topraklarını savunması için de güçlü olması gerekir. Bu nedenle kazandığı paraların bir kısmını silahlı kuvvetlerini güçlendirmek ve tampon bölgelere sahip olmak için harcayacaktır. Rusya 1917’de ve tekrar 1991’de parçalandı. Ülke silahlı kuvvetlerinin 2020’den kısa süre sonra bir kez daha çökmesi beklenebilir.

AMERİKAN GÜCÜ VE 2030 KRİZİ

               Yirmi birinci yüzyılın ilk krizi yüzyılın başlamasından itibaren on yıldan daha kısa süre içinde olmuştur. Meksikalılar 2030’lu yıllarda el emeği için başlıca havuz olacaktır ve yüzyılın geri kalan bölümünde ABD için ciddi bir stratejik sorun yaratacaktır. ABD ekonomisinin sağlamlığını engelleyen işgücü kıtlığı 2015 yılından itibaren bu ülkeye göçmen girişinin yoğunlaşması için resmi açılımlar yapmaya zorlayacakır.

YENİ BİR DÜNYA ORTAYA ÇIKIYOR

Rusya'nın 2020'li yılların başlarında çökmesi bir bütün olarak Avrasya'yı kaos içinde bırakacaktır. Rusya federasyonu parçalarını bir arada tutmak için uğraş verecek fakat başarılı olamayacaktır. Üç ulus bu durumun avantajını kullanmak için özellikle şanslı konumda bulunmaktadır: Japonya, Türkiye ve Polonya. Hindistan, geniş boyutuna karşın, bu oyunun içinde olmayacaktır. 2020'li yıllardaki bu etkinliğin Amerikan bakış açısı destekleyici olacaktır. Doğu Avrupa, Türkiye ve Japonya Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefiki olacaktır. Çin'in 2010'larda parçalanması ve Rusya'nın 2020'lerde dağılması Pasifik'ten Karpatlar'a kadar her yerde geniş bir boşluk yaratmıştır. Japonya, Rus deniz sahasında hem de Çin topraklarında gücünü genişletecektir. Türkiye gücünü sadece Kafkaslara yaymakla kalmayacak, aynı zamanda kuzey batıya ve güneye doğru uzanacaktır. Doğu Avrupa güçlerinden oluşan koalisyonun lideri konumundaki Polonya doğuya doğru kayacak ve Belarus ve Ukrayna'ya girecektir. 2030'un sonunda, üç ülke güçlerini arttırmaya devam ederken, ABD bu durumdan rahatsızlık hissetmeye başlayacaktır. 2040'larda, kesinlikle saldırgan olacaktır.

2040’LAR  / SAVAŞIN BAŞLANGICI

2040’lı yıllar Amerika için 1990’lar, 1950’le ya da 1890’lara benzer şekilde hareketli yıllar olacak. Amerika’daki 50 yıllık periyodik değişimin on-yirmi yıl sonrasında, değişiklikler ekonomiyi güçlendirmeye başlayacak. Amerika, bir yandan, öyle güçlü olacak ki yaptığı her hareket dünyadaki herhangi birini etkileyecek. Diğer taraftan ise Amerika, özellikle de Rusya'nın gerilemesi ve Çin'in istikrarsızlaşmasının ardından öyle bir güce sahip olacak ki dikkatsiz davranabilecek. 2040 civarında, masadaki en çekişmeli konu, Pasifik Bölgesinin geleceği olacak. Türkiye, Rusya geriledikçe, kararlılıkla kuzeye, Kafkaslara doğru ilerleyecek. Türk etkisi kaçınılmaz olarak kuzeye doğru yayılacak. Müslüman Türkiye, Müslüman Kazakistan'ı etkileyecek, Türk gücünü Orta Asya'ya yayacak. Karadeniz, bir Türk gölü haline gelecek, Kırım ve Odesa, Türkiye ile ticaretini önemli oranda artıracak. Bu bölgede yoğun Türk yatırımları olacak. Balkanlar ise bu dönemde yine kaos içinde olacak. Ruslar zayıfladıkça, Balkanlardaki müttefikleri de zayıflayacaklar ve bölgesel dengesizlikler meydana gelecek. Yeni bölgesel güç olarak Türkiye, bu geniş istikrarsızlık dolayısıyla Balkanlara girecek. 2040'ların ortalarında Türkiye gerçekten de önemli bir bölgesel güç olacak. Rusya ile Türkiye'ye tarımsal ürün ve enerji sağlayacak derin bir ilişkiler sistemi kuracak. Polonya bloku, iki noktada Türklerle ters düşecek. Bu noktalardan birini, hedefin Akdeniz'e ulaşmak olduğu Balkanlar oluşturacak. İkinci nokta ise Türk etkisinin Ukrayna üzerinden batıya doğru ilerlerken blokun etkisinin ise doğuya doğru ilerlediği Rusya olacak.

DÜNYA SAVAŞI / BİR SENARYO

               Geçen elli yılda, ABD düşmanı yok etmenin en iyi strateji olmadığını öğrenmiştir. ABD'nin amacı güçler dengesini sağlayıp, bölgesel güçlerin Amerika'ya değil de birbirlerine odaklanmalarını sağlamaktır. ABD Japonya'yı yok etmek istemeyecektir. Japonya, Kore ve Çin arasında güçler dengesini kurmak isteyecektir. Benzer bir şekilde, Türkiye'yi de yok etmeyecektir. İslam dünyasında bir kaos yaratmaya niyeti yoktur. ABD'nin tek yapacağı Polonya bloku ve Türkiye arasında bir denge sağlamaktır. Hızlıca organize edilen barış konferansında, Türkiye güneyde Balkanlardan çekilerek, Sırbistan ve Hırvatistan'ı tampon bölge olarak bırakıp ve geriye doğru çekilecektir. Ama Kafkaslar'a girmeyecektir. Orta Asya'da, Türkiye Çin'in varlığını tanıyacaktır. Japonlar tüm güçlerini Çin'den çıkartacak ve ABD Çin'e teknoloji transfer edecektir. Birçok yeni ulus ortaya çıkacaktır. Birçok sınır da belirsiz bir hal alacaktır. Bu sırada, ABD uzay üzerinde tam bir hakimiyet sağlayacak, savunma harcamaları nedeniyle ekonomisi yükselecek ve insanların enerji alım şeklini değiştiren yeni bir ileri teknoloji enerji üretim sistemi ortaya çıkacaktır.

2060’LAR / ALTIN ON YIL

               Savaşın sonucu ABD'nin önde gelen uluslararası güç olduğunu ve Kuzey Amerika’nın uluslararası sistemde çekim merkezi olduğunu bir kez daha kanıtlayacaktır. Bu savaş, ABD'nin uzaydaki hakimiyetini sağlamlaştırmasını sağlayacak ve bununla birlikte uluslararası deniz sahaları üzerindeki kontrolü artacaktır. Savaşın en önemli sonucu resmi olarak uzaya askeri güçler yerleştirme hakkını Amerika'ya vermesidir. Diğer güçler ABD gözetimi altında, uzayı askeri olmayan amaçlar için kullanabilecektir. ABD, Japonya ve Türkiye'yi uzayda yenmiş olacaktır ve bu gücün kaymasına izin vermeyecektir.

2080 / ABD, MEKSİKA VE DÜNYANIN STRATEJİK MERKEZİ İÇİN MÜCADELE

               İki yüzyıl sonra Meksika ABD’nin bölgesel bütünlüğünü ve Kuzey Amerika’daki hakimiyetini tehdit edecek pozisyona gelecektir. Yirmi birinci yüzyılın ortalarında, dünya bir savaşta iken, Meksika istikrarlı bir yapıya sahip olarak dengeli ekonomisiyle olgunlaşmış bir güç olacaktır. Ayrıca askeri açıdan da gelişim gösterecektir.

SONUÇ / YORUMLARIM

Halford John Mackinder, “Her kim ki Avrasya’yı kontrol altında tutarsa dünyayı da kontrol altında tutacaktır. Doğu Avrupa’ya hükmeden Anakara’ya hükmeder. Anakara’ya hükmeden Avrasya’ya hükmeder. Avrasya’ya hükmeden dünyaya hükmeder.” Amiral Alfred Thayer Mahan ise Mackinder’e karşıt bir görüş ortaya koyar ve denizlere egemen olanın dünyaya hükmedeceğini söyler. Her iki görüşü yorumladığımızda da ABD’nin başka hiçbir ülkeye imkan vermediğini ve bu gelecek 100 yılda da Friedman’a göre imkan vermeyeceğini görmekteyiz. Friedman’ın geleceğe dair öngörülerde bulunduğu bu kitabı, Türkiye’yle ilgili de önemli çıkarımların bulunması dolaysıyla mutlaka okunması gereken bir kitaptır.

http://www.pegasusyayinlari.com/kitap_detay.php?kitapid=13022252429

GEORGE FRIEDMAN'ın GELECEK YÜZYIL – 21. YÜZYIL İÇİN ÖNGÖRÜLER kitabının bölümlerinin özetini içermektedir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar